19 Sistemi Nedir? - Eleştiriler ve Cevaplar


Uzun zamandır Kuran’da 19 sistemi olduğunu savunan biri olarak 19 sisteminin tüm verilerini -bu verilere getirilen eleştirileri de ele alarak- aktarmaya/anlatmaya karar verdim. Elbette bu 1980’li yıllara kadar uzanan bir yazı olmayacak, buna gerek olduğunu da düşünmüyorum. Bu yazıda günümüzde 19 sistemi savunucularının ne iddia ettiğini, bunlara karşılık ne cevaplar verildiğini ve bu karşı cevapların ne kadar geçerli olduğunu 19 sistemini de anlatarak ele almayı hedefliyorum. 

 

1-) Müddesir Suresi ve 19 İlişkisi

 

Neden bu yazıya Müddesir Suresi ve 19 ilişkisi ile başladım? Aslında bunun yapılması en anlamsız şeylerden biri olduğunu düşünüyorum. Çünkü bir kitapta sistem varsa vardır yoksa yoktur, bu matematiğin kapsamı içerisinde olan bir konudur. Şayet Müddesir Suresinde 19 sistemi anlatılmıyor olsaydı dahi bu kitapta böylesi bir sistemin olup olmadığına dair bir şey ifade etmezdi, ne yani kitapta var olan bir sistem sırf surelerde bahsedilmiyor diye yok mu olacaktı? Dolayısıyla bu konu üzerinden dönen tartışmaları hep anlamsız bulmuşumdur. Ortada duran somut-matematiksel verileri incelemek yerine ayetler yorumlarında boğulmanın hatalı olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle 19 sistemini ilk incelemeye başladığımda Müddesir Suresinin 19 ile olan ilişkisi ilgili videoları atlayarak “verilere bakalım” demiştim ve Müddesir Suresi üzerinde 19 ile ilgili yorumlar yapmak yerine verileri incelemekten taraf olmuştum. Muhtemelen şimdi aranızda “masalı bırak konuyu anlat” diyenler olacaktır ancak bu yazının tam bir yazı olmasını istiyorum. Gördüğüm hatalara tek tek değineceğim zira bazı arkadaşlar “bu sure 19’dan bahsetmiyorsa Kuran’da 19 sistemi yoktur” tarzında bir düşünceye sahipler. Şimdi 19 sistemini geçtiği sure bağlamında en baştan ele alalım.

 

74:11: Bir birey olarak yarattığım kişiyi bana bırak.

74:12: Ona hem zenginlik verdim,

74:13: Hem de gözü önünde çocuklar…

74:14: Ona nimetler yağdırdım.

74:15: Buna rağmen, daha fazlasını istiyor.

74:16: Asla, çünkü o, ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.

74:17: Onu sarp bir yokuşa sardıracağım.

74:18: Nitekim o düşündü; ölçtü biçti.

74:19: Kahrolası, ne biçim ölçüp biçti.

74:20: Kahrolası, gene ne biçim ölçüp biçti.

74:21: Baktı.

74:22: Sonra surat astı, kaşlarını çattı.

74:23: Ve arkasını döndü; büyüklük tasladı:

74:24: “Bu” dedi, “etkileyici bir büyüden başka bir şey değil.”

74:25 “Bu sadece bir insan sözüdür.”

74:26 Onu Sakar’a atacağım.

74:27 Sakar nedir bilir misin?

74:28 Ne artar ne eksilir (tam ve mükemmel) *

74:29: Halklar için (evrensel) bir göstergedir/ekrandır. *

74:30: Üzerinde on dokuz vardır. *

74:31: Biz ateşe bekçi olarak sadece melekleri atadık. * Onların sayısını (19’u) da (1) inkârcılar için bir fitne (sınav/huzursuzluk kaynağı) yaptık, (2) kitap verilmiş olanları ikna etsin, (3) gerçeği onaylayanların onayını güçlendirsin, (4) kitap verilmiş olanlarla gerçeği onaylayanların kuşkularını ortadan kaldırsın ve (5) kalplerinde hastalık olanlarla inkârcılar da “Allah bu örnekle ne demek istiyor?” desinler. Böylece Allah dilediğini/dileyeni saptırır ve dilediğini/dileyeni de doğruya iletir. Efendinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu halklara bir mesajdır.


Bazı ayetlerin yanına (*) işareti koydum, onlara az sonra değineceğim. Fakat temelde 19 sistemini savunan kişilerin 19 sisteminden bahsedildiğini iddia ettikleri Kuran ayetleri bunlardır. Peki, 19 sistemini savunanlar bu ayetleri nasıl anlamlandırıyorlar? Öncelikle 74:31’e kadar sureyi okuduğumuzda Kuran’ın bir münafık profili çizdiğini görüyoruz. Fakat anlatıda geçen bu münafık profili sıradan bir münafık profili değil, Kuran’daki bazı özelliklerin farkında varmış ancak bunları takdir etmek yerine yüz çevirerek inkara yönelmiş bir münafık profilidir. Kuran ise bu münafık profiline karşılık onu Sakar’a (bir azap türü) atacağını söyleyerek 19 sayısını ileri sürmektedir. Buraya kadar bir yorum farklılığı olduğunu zannetmiyorum ancak bunu söylediğimiz zaman bazı sorular geliyor:

 

1-) Kimse 19 sistemine karşılık Kuran’ın beşer sözü olduğunu söylemiyor.

2-) Kimse 19 sistemine karşılık bu etkileyici bir büyüdür veya sihirdir demiyor.

3-) Bu münafık profiline sunulmuş bir şey var ve bu münafık profilindeki kişi bunu kabul etmemiş, bu nasıl 19 sistemi olabilir?

 

Ne anlattığımızı anlatmadan önce ne anlatmadığımızı anlatmayı daha doğru buldum zira insanlar ilk önce akıllarındaki sorulara cevap bulmak istiyorlar. Peki, bu üç soruya dair bizim yanıtımız nedir? Basit, biz “Kuran, Kuran’a insan sözüdür diyen kişiye karşı bir cevap veriyor” diyoruz yani “19 sistemini eleştiren kişiye karşı Kuran bir cevap veriyor” demiyoruz. Bir münafık profili Kuran’da aktarılıyor ve üzerine ek olarak Sakar’dan ve 19 sayısından bahsediliyor. Dolayısıyla bu üç sorunun geçersiz olduğunu en baştan söyleyebiliriz.


Peki, bu Sakar ve 19 o dönemde hiç anlaşılamamış mı demektir? Elbette hayır, zaten Edip Yüksel’in 74:42 ayetine koyduğu dipnota (https://acikkuran.com/74/42) bakarsanız bu ayetin mesani yani çift bağlamlı olduğunu ileri sürdüğünü görebilirsiniz. Yani, o dönemin insanları Sakar cezasını ve cehennemdeki 19 görevli meleği doğru bir şekilde anladılar. Ancak bu anlayışları sadece ahiret için geçerliydi, buna ek olarak biz Sakar’ın bir dünyevi ceza boyutu olduğunu da ve 19’un sadece cehennemdeki görevli meleklerden değil Kuran’da olan bir 19’lu sisteme de işaret ettiğini savunuyoruz. Peki, bunu nereden çıkartıyoruz? Şimdi yıldız koyduğum ve sonraya ayırdığım kısımlara geçebiliriz.


Aslında 74:30’da “Üzerinde on dokuz vardır.” diye çevrilen ve 74:31’de “Biz ateşe bekçi olarak sadece melekleri atadık.” diye devam eden pasaj bir bütündür ancak kasten ikiye bölünmüştür. Zira ayette “vardır” gibi bir ifade yoktur. “Onun üzerinde 19” dendikten sonra ayet “ve ma cealna eshabe n-nari” şeklinde devam etmektedir. Yani;

 

74:30 Onun üzerinde 19

74:31 Ashabun Nar’ı ateşe bekçi olarak atadık, onların sayısını (19’u) da

 

Şeklinde ayetin çevrilmesi daha uygundur. Peki, ayet neden buradan ikiye bölünmüştür ve neden Ashabun Nar’ın sayısına vurgu yapılarak “biz onları değil, onların sayısını fitne kıldık” şeklinde devam ettirilmiştir? Çünkü tam bu noktanın üzerinde tam 19 defa “Ashabun Nar” kelimesi geçmektedir. Aşağıda listeyi veriyorum, dilerseniz kontrol edebilirsiniz:

 

1• 2:39 أَصْحَابُ النَّارِ

2• 2:81 أَصْحَابُ النَّارِ

3• 2:217 أَصْحَابُ النَّارِ

4• 2:257 أَصْحَابُ النَّارِ

5• 2:275 أَصْحَابُ النَّارِ

6• 3:116 أَصْحَابُ النَّارِ

7• 5:29 أَصْحَابُ النَّارِ

8• 7:36 أَصْحَابُ النَّارِ

9• 7:44 أَصْحَابُ النَّارِ

10• 7:47 أَصْحَابُ النَّارِ

11• 7:50 أَصْحَابُ النَّارِ

12• 10:27 أَصْحَابُ النَّارِ

13• 13:5 أَصْحَابُ النَّارِ

14• 39:8 أَصْحَابُ النَّارِ

15• 40:6 أَصْحَابُ النَّارِ

16• 40:43 أَصْحَابُ النَّارِ

17• 58:17 أَصْحَابُ النَّارِ

18• 59:20 أَصْحَابُ النَّارِ

19• 64:10 أَصْحَابُ النَّارِ

 

Şayet 74:30-31 bir bütün olarak yazılsaydı “neden bu ayeti de saymıyorsunuz” şeklinde bir itiraz yapılabilirdi. Ancak biz bu cümlenin kasıtlı olarak ortadan ikiye ayrılarak bu sorunun geçersiz kılındığını düşünüyoruz. İşte, bu ayetlerin mesani olarak Kuran’daki 19 sisteminden bahsettiğini düşünmemizin nedenlerinden bir tanesi budur. İkinci olarak, 74:31 şu şekilde devam etmektedir:

 

Onların sayısını (19’u) da;

 

(1) inkârcılar için bir fitne (sınav/huzursuzluk kaynağı) yaptık,

(2) kitap verilmiş olanları ikna etsin,

(3) gerçeği onaylayanların onayını güçlendirsin,

(4) kitap verilmiş olanlarla gerçeği onaylayanların kuşkularını ortadan kaldırsın ve

(5) kalplerinde hastalık olanlarla inkârcılar da “Allah bu örnekle ne demek istiyor?” desinler.

 

Böylece Allah dilediğini/dileyeni saptırır ve dilediğini/dileyeni de doğruya iletir. Efendinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu halklara bir mesajdır.

 

Yani bu noktada bağlam müşrik profilinden, Sakar cezasından ve 19 görevli melekten ayrılarak sayısal bir anlam kazanmıştır ve 19 sayısının fonksiyonlardan bahsedilmiştir. Belki o günün toplumu için 19’un farklı bir anlamı olabilir ancak bugün bu anlam bilinmiyor ve bu gün için bu ayetler kimse için bir delil niteliği taşımıyor. Ayrıca “surenin adı Müddesir (gizlenen) olduğu için o günlerde bu fonksiyonların ileride çıkacağı söylenmiş olabilir” de diyebiliriz, bunu bilemeyiz. Ancak şunu biliyoruz ki 19’u savunan kişilerin savunduğu 19 sistemi bu fonksiyonların tamamını gerçekleştiriyor ve 19’u savunmayan kişilerin anladığı 19 bu fonksiyonların hiçbirini gerçekleştiremiyor. Dolayısıyla bu surenin 19 sisteminden bahsettiğini düşünmemizin ikinci nedeni de budur. Şimdi (*) ile işaretlediğim son iki ayeti de inceleyelim:

 

74:28 Ne artar ne eksilir (tam ve mükemmel)

74:29: Halklar için (evrensel) bir göstergedir/ekrandır.

 

Edip Yüksel’in bu çevirilerine katılsam da (bir noktada haklı da olarak) “siz ayetleri çarpıtıyorsunuz” diyebilecekleri için bu ayetlerin bu şekilde çevrilmesini uygun bulmuyorum. Bunun yerine ayetlerdeki kelimeleri olduğu gibi bırakıp gerekirse dipnotta bir açıklama yapabilir diye düşünüyorum. Peki bu çevirilere yönelik eleştirilerim neler?


74:28’de sadece bugün dilimizde de olan “bakiye” kelimesinin kökü geçmektedir. Yani “tam ve mükemmel” diye parantez içi yorum yapmak yerine “bakiye bırakmaz, arttırmaz” şeklinde olduğu gibi bırakılsa daha uygun olur diye düşünüyorum. Zira “tam ve mükemmel” tarzındaki bu anlayış ancak bir sistem kabul edildikten sonra ortaya çıkabilir.  


Aynı şekilde 74:29’da kullanılan “levvahatun lilbeşeri” kelimelerinin de olduğu gibi bırakılması gerektiğini düşünüyorum zira 19’u savunmayan veya 19’a karşı mesafeli olan kişiler bu ayeti taban tabana zıt bir şekilde “derileri kavurur” (https://acikkuran.com/74/29) olarak algılıyorlar. Peki, Edip Yüksel bu ayeti neden bu şekilde çeviriyor, keyfi mi davranıyor? Aslında hayır, ayetin Arapçasında geçen “levvahatun lilbeşer” cümlesini incelediğimizde beşer kelimesinin aynı surenin 25, 31 ve 36. ayetlerinde “insan” olarak anlamlandırıldığını/çevrildiğini hatta Kuran’da 36 defa geçen beşer kelimesinin (3:47-79, 5:18, 6:91, 11:27, 12:31, 14:10-11, 15:28-33, 16:103, 17:93-94, 18:110, 19:17-20-26, 21:3-34, 23:24-33-34-47, 25:54, 26:154, 26:186, 30:20, 36:15, 38:71, 41:6, 42:51, 54:24, 64:6, 74:25-29-31-36) sürekli olarak “insan” olarak anlamlandırılırken sadece bu ayette “deri” olarak anlamlandırıldığını/çevrildiğini görebiliriz. Bunun yanı sıra “levvaha” kelimesi Kuran’da sürekli (7:145-150-154, 54:13, 85:22) levhalar şeklinde çevrilirken bu ayette “kavurmak” olarak anlamlandırılmıştır. Ayette geçen “lil” yani “için” kelimesi ise -neredeyse- Edip Yüksel dışındaki tüm çevirmenler tarafından tamamen yok sayılarak ayetin çevrisine yansıtılmamıştır. (Not: Bu konunun gramer açısından da incelenmesi gerekiyor ancak ben Arapça bilmediğim için bu konuya girmek yerine somut örnekler vermeyi daha uygun buluyorum. Bu bölümün sonunda paylaşacağım videolarda tüm bunlara ek olarak işin gramer boyutunun incelenmesini de bulabilirsiniz).  


Buraya kadar 19’u eleştiren, 19’a mesafeli olan veya 19’u bilmeyen kişiler için bizim yani 19’u savunan kişilerin ne anlattığını, bize gelen eleştirileri ve cevaplarını hiçbir eksik bırakmadan açıkladığımı düşünüyorum. Özetle, Kuran’da 74. surede 19’dan bahsedildiğini, bu suredeki bazı ayetlerin mesani olduğunu ve bir sayısal sisteme de işaret ettiğini düşünüyoruz. Ayrıca bu sistemin iman edenlerin imanını arttıracağını, ehli kitabın şüphelerini ortadan kaldıracağını yani ayetteki fonksiyonları yerine getirebileceğini de iddia ediyoruz. Tüm bu açıklamalardan sonra artık 19 sisteminin matematiksel verilerine geçiş yapabiliriz. Ayrıca, Kuran’da 19 sistemini olduğunu savunanların Müddesir Suresi hakkında ne dediklerini ve daha doğrusu ne demediklerini daha geniş açıdan incelemek için Gürkan Engin’in bu iki videosunu izlemenizi öneririm:



2-) Besmele Tablosu

 


Hangi ayetlerden yola çıkarak Kuran’da 19’lu bir sistem olduğunu iddia ettiğimizi -her ne kadar anlamsız da bulsam da- açıkladığımı düşünüyorum. Şimdi, 19’un matematiksel verilerine göz atacağız. Bunu yaparken bazen anlatıdan uzaklaşıp farklı yerlere değinmemiz gerekeceğinden dikkatlice okumanızı tavsiye ederim. Peki, matematiksel sistemin ilk verisi nedir? Bunu incelemek için çok uzağa gitmemize gerek yok, sistemin ilk işaretleri Kuran’ın ilk cümlesi olan besmelede ortaya çıkmaktadır. 


Besmele ISM – Allah – Rahman – Rahim olmak üzere dört kelimeden oluşan bir cümledir. Peki bunun sistem açısından önemi nedir? Kuran’da besmelede geçen kelimeler sırasıyla 19 (19x1), 2698 (19x142), 57 (19x3) ve 114 (19x6) kez tekrarlanmaktadır. Buna ek olarak Kuran’da geçen Allah’ın 114-115 isminden sadece 4 tanesinin ebced değeri 19’un katıdır ve 19’un katı olan Allah’ın isimlerinin ebced değeri besmele geçen kelimelerin Kuran’da geçiş adetiyle 19’un katı olması bakımından birebir eşleşmektedir. Bunlar Vahid (19), Mecit (57), Camii (114) ve Zulfadlilazim (2698)’dir. Peki, ilk bakışta ilginç görünen bu verinin olasılığı nedir?


Kuran’da geçen Allah’ın 114-115 isminin ebced değerini incelediğimizde 1 ila 2900 arasında değer aldığını görebiliriz. Bu 114-115 isimden ortalama 6 (114:19) tanesinin ebced değerinin 19’un katı olacağını da tahmin edebiliriz, ancak sadece 4 tanesi böyle denk gelmiştir. Her 19 sayıdan bir tanesinin 19’un katı gelmesi bekleneceğinden bu 4 (dört) 19’un katı olan Allah’ın isminin 1-2900 aralığında alabileceği 2900:19 = 150 farklı değer vardır. Bu 150 değerden:

 

İlkinin 19 gelme olasılığı 1/150

İkincinin 57 gelme olasılığı 1/150

Üçüncünün 114 gelme olasılığı 1/150

Dördüncünün 2698 gelme olasılığı 1/150

 

Fakat veride belirli bir sıra gözetmediğimiz için sonucu kendi aralarında dizilme olasılıklarına (4!=24) bölmemiz gerekir. Yani 1/150x150x150x150:24 = 1/21.000.000. Ayrıca beslemedeki dört kelimenin 19'un tam katı çıkma olasılığı: 1/19x19x19x19= 1/130.321. Bunların birbirine denk gelme olasılığı ise 1/21.000.000 x 1/130.321 = 1/2.736.741.000.000 olacaktır. Peki, bu veriye karşılık getirilen eleştiriler nelerdir?

 

1-) 19 sisteminin kelime sayım kriterleri keyfidir.  

 

19 sisteminin sayım metoduna girmeden önce 19 sistemiyle tamamen aynı sayım metoduna sahip olan 365 gün (يوم), 30 günler (ايام) (يومين) ve 12 ay (شهر) verisine değinmek istiyorum. Bu verilere ek olarak aşağıya eklediğim Gürkan Engin’in “Kuran’da gün kelimesi 365 defa mı geçiyor?” başlıklı videosunu da ayrıca izlemenizi öneririm. Peki bu sayımlara nereden ulaşabiliriz? 365 gün, 30 günler, 12 ay ve diğer birçok verinin ele alındığı sayımlara bu linkten ulaşabilirsiniz. Sayımları incelediğinizde eğer hata görürseniz şunu saymanız gerekirken saymamışsınız veya şunu saymamanız gerekirken saymışsınız diyebilirsiniz. Tüm sayımların olduğu bir kaynağı referans verdikten sonra 365 gün verisinin kelime sayım metoduna geçebiliriz. Kuran’da “Ywm” (يوم) kelimesi 365 kez geçmektedir. Ancak bu kelimenin sayımına sondan ek almış ve çoğul formlar dahil edilmemektedir:  

 

Sayıma dahil olan formlar: يوما - اليوم - باليوم - يوم

Sayıma dahil olmayan formlar: يومئذ - يومكم – يومهم

 

Peki, 365 gün verisinin sayım metodu keyfi midir? Hayır, çünkü illaki bir sayım metodu belirlenmek zorundadır. Burada önemli olan ve keyfiliği ortadan kaldıran özellik belirlenen metodun her yerde aynı titizlikle uygulanmasıdır. Eğer Kuran’da sadece 365 gün kelimesi geçseydi ve bu Kuranın bir özelliği olarak sunulsaydı bu iddia geçersiz olurdu zira birçok farklı sayım metodu olduğundan istenilen sonuç sayım metodu değiştirilerek elde edilebilirdi. Ancak 365 gün verisinde aynı sayım metodu ile birbirini izleyen anlamlı veriler (365-30-12) elde edildiğinden burada bir keyfilikten söz edilemeyecektir. 



Tüm bunlara değinmemin nedeni 19 sisteminin kelime sayım metodu ile 365 gün verisinin sayım metodunun aynı olmasıdır. Yani besmelede geçen kelimelerin Allahın isimlerinin ebced değerleri ile eşleştiği bu muazzam tablodaki kelime sayımları aynen bu metoda göre yapılmıştır. Ism kelimesinin çoğulu olan Esma (الاسما) ve sondan ek almış formu olan Ismı-hu (اسمه) kelimesi, Allah kelimesinin sondan ek almış hali olan Allah-umme (اللهم) kelimesi, Rahim kelimesinin çoğulu olan RuHeMa (رحما) kelimesi bu nedenle besmeledeki kelime sayımlarına dahil edilmemiştir. Ayrıca besmelede geçen Allah, Rahim ve Rahman kelimelerinin Kuran’da geçiş adetini bu siteden kontrol edebilirsiniz.

 

2699 times as the nominal Allah (ٱللَّه) biri 9:129’da geçiyor.

116 times as the nominal Raḥīm (رَّحِيم) - biri çoğul formda, biri 9/128’de geçiyor.

57 times as the nominal Raḥmān (رَّحْمَٰن)

 

https://corpus.quran.com/qurandictionary.jsp?q=Alh#(1:1:2

https://corpus.quran.com/qurandictionary.jsp?q=rHm#(1:1:3

 

Burada şunu da belirtmekte fayda var ki, bu sitenin 19 ile hiçbir alakası yoktur. Tüm bu açıklamalardan sonra umarım 19 sisteminin sayım metoduna dair yapılan “tutarsızlık” ve “keyfiyet” eleştirileri son bulacaktır. Esasında 365 gün verisi gibi ek bir veri ile bu sayım metodunu doğrulamaya gerek bile yokken biz keyfiliği 365 gün verisindeki sayım metodunu kullanarak en aza indirmiş bulunuyoruz.


2-) Besmeledeki kelimeleri sayarken numarasız besmeleleri dahil etmiyorsunuz.

 

Kuranda sadece bir sure (1:1) numaralı besmele ile başlamaktadır. Bunun dışında kalan 112 surenin başında besmele bulunmasına rağmen bunlar numarasız besmelelerdir. Fakat bir surenin ortasında (27:30) bir numaralı besmele daha vardır. Böylece Kuranda 114 (19x6) besmele bulunmaktadır. Bir surenin başında ise (9. sure) besmele yoktur, yani besmelesiz başlayan bir suredir. Bu konu İslam alimlerinin arasında bir tartışma konusu olmuş ve bazı İslam alimleri “numarasız besmeleler ayet değil” derken, bazıları “numarasız besmeleler ayettir” demiştir. Fakat sonuçta hiçbir ittifak olmamıştır, konu tartışmaya açık kalmıştır. Besmele demek Allah - Rahman - Rahim - ISM demektir. Biz de tam bu nedenle “acaba bu numaralı-numarasız ayrımı neden olmuş olabilir?” diye düşünerek besmelenin içerisinde geçen dört kelimeyi bu ayrıma göre sayıyoruz ve sonuçta muazzam bir örüntü çıktığını görüyoruz. Burada 19’u bin yıllık bir tartışmayı bitirdiği için tebrik etmek gerekirken eleştirmek anlamsızdır. Zira 19 sistemine karşıt olan kişilerin neden Kuran’da bazı besmelelerin numaralı bazılarının numarasız ve bir tanesinin başında besmele olmadığına dair bir açıklaması yoktur. Sizce Allah bu ayrımı neden yapmış olabilir? Acaba besmeledeki kelimelere işaret etmiş olabilir mi?


Burada şunu da belirtmek gerekiyor: 19’u savunan kişilerce numarasız besmeleler Kuran’ın bir ayetidir zira öyle olmasa özellikle 9’uncu surenin başında besmele olmaması gibi bir durumla karşılaşmazdık. Ancak besmelenin içinde geçen kelimeleri sayarken bahsettiğimiz özellik nedeniyle numarasız besmeleleri dahil etmiyoruz. Fakat elbette ayet ve harf sayımlarında bu ayetleri dahil ediyoruz zira bunlar Kuran’ın birer ayetidir. Burada bir sayım metodu değiştirdiğimiz düşünülmemelidir, biz Kuran’ın kasti olarak işaret ettiği bir noktayı açıklığa kavuşturuyoruz. Elde ettiğimiz çok düşük olasılık da Kuran’ın işaret ettiği noktayı doğru algıladığımızı kanıtlamaktadır. Dolayısıyla “siz bazı yerlerde 96’ncı sure 19 ayettir, bazı yerlerde 20 ayettir diyorsunuz” şeklindeki eleştiri 19’u savunan kişilerin tam olarak ne anlattığını anlamamaktan kaynaklanmaktadır ve geçersizdir.

 

3-) Besmelede geçen kelime BSM iken siz BISM kelimelerini sayıyorsunuz.

 

Kuran’da BISM kelimesi 3 yerde (1:1, 11:41, 27:30) hatalı olarak BSM şeklinde yazılmıştır. Bu konu üzerinde numaralı-numarasız besmeleler gibi bin yıldır süregelen bir tartışma olmuştur fakat sonuçta hiçbir ittifak olmamıştır. Örneğin Alak Suresinin ilk ayetinde (96:1) “Ikre bismi rabbikelleziy halak” cümlesindeki bismi kelimesi BISM (بِاسْمِ) şeklinde yazılırken aynı surenin başlangıcında bulunan numarasız besmele BSM (بِسْمِ) şeklinde elifsiz yazılmıştır. Yani aynı kelime sadece birkaç cümle sonra farklı bir şekilde yazılmıştır, peki neden? Bu tuhaflığı fark eden Muhammed Fuad Abdulbaki 1938’de yayımladığı Kuran fihristinde BSM ve BISM kelimelerini ayırarak ISM kelimesinin geçiş adeti olarak 19 sayısını verirken BSM için 3 sayısını vermiştir: 


Mu’cemul Mufehres Li Elfazil Quranil Kerim adlı Kuran fihristi


Biz bu hatalı yazımın besmelenin 19 harf olması için kasıtlı olarak yapıldığını düşünüyoruz. Zira eğer doğru yazım yani elifli versiyon tercih edilseydi besmele 19 değil 20 harf olacaktı. Ancak burada şöyle bir soru geliyor: 1:1 ve 27:30 ayetlerinde besmelenin harf sayısını 19’a tamamlamak için kuralın kasten ihlal ediliyorsa 11:41 ayetinde kural neden tekrar ihlal ediliyor? Çünkü Allah 1:1 ve 27:30 ayetlerinde kuralı 19 sistemi için kasten ihlal ettiğini gören gözlere göstermek için 11:41 ayetinde BSM ( بسم ) kelimesini kullanarak kuralı tekrar ihlal etmiştir. Şöyle ki kural ihlal edilerek yazılan 3 BSM ( بسم ) kelimesi birinci ( بسم ) kelimesinin 1:1 ayetinde olması sebebiyle Kuran’ı 3 parçaya bölmektedir:

 

1. BSM kelimesinden 2. BSM kelimesine 1520 (19×80)

2. BSM kelimesinden 3. BSM kelimesine 1691 (19×89)

3. BSM kelimesinden Kuranın sonuna kadar 3135 (19×165)

 

Ayet bulunmaktadır. Peki neden besmelede geçen BSM formunu değil de ISM formunu sayıyorsunuz? Çünkü kelimenin doğru formu o şekildedir. Ancak bu açıklamayı yeterli bulmuyorsanız “ISM zaten Allah’ın ismi değil” diyerek besmele tablosundan çıkartabilirsiniz, bu da bir seçenektir. Yani Allah – Rahman – Rahim kelimelerinin Kuran’da geçiş adetini ve bunlara karşılık gelen Zulfadlilazim, Mecit ve Camii isimlerinin ebced değerini baz ala da bilirsiniz.


İlkinin 57 gelme olasılığı 1/150

İkincinin 114 gelme olasılığı 1/150

Üçüncünün 2698 gelme olasılığı 1/150

 

Fakat daha önce de belirttiğim gibi veride belirli bir sıra gözetmediğimiz için sonucu kendi aralarında dizilme olasılıklarına (3!=6) bölmemiz gerekir. Yani 1/150x150x150:6 = 1/562.500. Beslemedeki üç kelimenin 19'un tam katı çıkma olasılığı: 1/19x19x19= 1/6.859. Bunların birbirine denk gelme olasılığı ise 1/562.500 x 1/6.859 = 1/ 3.858.187.500 olacaktır. Yani ISM konusunda bizi tutarsız bulsanız dahi (ki tebrik etmeniz gerekir) ortada eleştiremeyeceğiniz yaklaşık dört milyarda birlik bir olasılık halen durmaktadır. Konuyla ilgili daha detaylı açıklama için Gürkan Enginin 19 Sistemi Nedir? başlıklı bu videosunu izlemenizi öneririm:  



3-) Besmele ve 19

 

Besmelenin içerisindeki kelimelerin Kuran’da geçiş adeti ile Allah’ın isimlerinin ebced değerleri ile karşılıklı geldiği muazzam tablonun yanında bir de besmelenin kendi içerisinde barındığı bir sistem daha vardır. 19’u savunan kişiler olarak iddiamız az sonra göstereceğimiz şekliyle besmele benzeri bir cümle yazmanın bir insan için imkânsız olduğudur. Bu nedenle bu veri Kuran’da bir 19 sistemi olduğunu ispat etmek için yeterli olmanın yanı sıra Kuran’ın bir insan sözü olmadığını da ispatlamaktadır, öyleyse bu olağanüstü veriyi inceleyelim.



Öncelikle tabloda kullanılan sıra numaralarının (1,2,3,4) her veri için sabit tutulduğunu görüyoruz. Bu, keyfiliği ciddi anlamda azaltan bir kriter. Yani 19’un katı tutmayınca sıra numarasını diğer değişkenlerden sonra yazma veya hiç yazmama gibi keyfiliklere gidilmiyor. O halde sıra numarası her veri için sabit tutulduğundan burada bir değişken olarak kabul edilemez. Şimdi kullanılan değişkenlere bakalım:

 

1) Kelimelerin harf sayısı

2) Kelimelerin ebced değerleri

3) Kelimedeki harflerin ebced değerlerinin ayrı ayrı yazılması (bunu 1. ve 2. verinin birleştirilmesi şeklinde düşünebilirsiniz).

4) Kümülatif toplam (buraya dikkat edin, kümülatif toplam ilk 3 değişkenin yanına konan ayrı bir değişken olarak kullanılmıyor. Yani harf sayısından sonra aynı veriye bir de kümülatif toplam eklenerek keyfiliğe gidilmiyor. Aksine kümülatif toplam ilk 3 değişkeni doğrulayan bir veri olarak kullanılıyor. Aynı veriye ne kadar çok değişken eklerseniz keyfiliği ve 19’a bölünebilirliği o derece artırırsınız.)

 

A şıkkında ilgili kelimenin harf sayısı (TEK DEĞİŞKEN): Elde edilen sayı 8 basamaklı 19’un tam katı: 13243646 = 19 x 6970340

C şıkkında ilgili kelimenin ebced değeri (TEK DEĞİŞKEN): Elde edilen sayı 15 basamaklı 19’un tam katı: 110226633294289 = 19 x 58014017523310

E şıkkında ilgili kelimeyi oluşturan harflerin tek tek ebced değeri (TEK DEĞİŞKEN): Elde edilen sayı 37 basamaklı 19’un tam katı: 1260402130305313020084050413020081040 = 19 x 66336954226595422109686863843162160

 

Gördüğünüz gibi yukarıda verdiğimiz 1. 2. ve 3. değişkenler her veri için tek değişken olacak ve aynı yöntem/sırada yazılarak olası tüm keyfilikler kaldırılıyor. Şimdi bu verilerin kümülatif toplam ile sağlamasını yapalım.

 

B şıkkında harf sayılarının kümülatif toplamı (TEK DEĞİŞKEN. Eğer veri, harf sayısı + kümülatif toplam şeklinde ifade edilseydi 2 değişken olurdu): Elde edilen sayı 10 basamaklı 19’un tam katı: 1327313419 = 19 x 69858601

D şıkkında Kelime ebced değerlerinin kümülatif toplamı (TEK DEĞİŞKEN): Elde edilen sayı 16 basamaklı 19un tam katı: 1102216834974786 = 19 x 580114123670940 

F şıkkında bu değerlerin kümülatif toplamı (TEK DEĞİŞKEN): Elde edilen sayı 58 basamaklı 19’un tam katı: 1262102210313316316831691993994074474974498528728736746786 = 19 x 664264321217534903595627365260039197354999... 22564670355094

 

Gördüğümüz gibi A,C,E şıklarında kullanılan 3 değişkenin kümülatif toplam ile sağlamasını yaparak yine 19’un tam katlarına ulaştık. Her veride tek değişken, aynı metod ve aynı sıra takip edilmesi nedeniyle 6 basamağın hepsinin 19’un tam katı olma olasılığı: 1/19 x 1/19 x 1/19 x 1/19 x 1/19 x 1/19 = 1/47.045.881’dir. Buna besmelenin 19 harf olma olasılığını da katalım. Bu olasılığı hesaplamak çok zor, tüm Arapça cümleleri bir araya getirip kaç cümlede bir 19 harflik cümle geldiğini bakmak lazım. Biz aleyhimizde bir işlem yapıp bunu da 1/19 kabul ediyoruz (normalde Arapça metinleri baz alırsak bu olasılığın 1/50 civarında olması gerek).

 

Yani: 1/47.045.881 x 1/19 = 1/893.871.739

 

Peki, bu veriye karşı bir eleştiri var mı? Evet, “Dinsiz Deist” adlı bir arkadaş besmele benzeri bir cümle yazdığını iddia ederek bu veriyi eleştirmiştir. Peki, bu veriler besmelenin içerisinde olduğunu iddia ettiğimiz 19 sisteminin değersizliğini ortaya koymak için yeterli midir? Arkadaş gerçekten bizim iddia ettiğimizin ötesinde bir sistem oluşturmuş mudur? Bunları matematiksel olarak inceleyelim. O bizden daha kompleks bir veri bulduğunu iddia ederek 19 veri sıralamış:



Konuya tam vakıf olmayan arkadaşlar için ilk etapta etkileyici bir örnek gibi gelebilir. “19 adet veri sunulmuş, ne yani hepsi mi tesadüf?” gibi tepkiler verilebilir. Ancak işin matematiksel-olasılıksal kısmına girdiğimizde bu verilerin ne kadar zayıf olduğunu göreceksiniz. Öncelikle veriler hiçbir yöntem ve sırayı takip etmiyor. Gerektiği yerde harf sayısı, 19’un katı tutmayınca ebced, harf numarası, kelime uzunluğu, kelime ebcedi vs. devreye sokularak 19 ve katları elde ediliyor. Şimdi, görebildiğim kadarıyla Dinsiz Deist’in kullandığı verilere bakalım:

 

1) Toplam harf

2) Harflerin basamak sayıları toplamı

3) Sayısal değer

4) Sıra numarası

5) Harf sırası

6) Harf ebcedleri

7) Harflerin kümülatif değerleri

8) Kelime uzunlukları

9) Kelimelerin ebced değerleri

 

Hatta ve hatta:

 

10) İlk ve son ebced değerleri gibi veriler dahi kullanılmış.

 

Kullanılan 10 adet verinin herhangi bir yöntem ve sıra takip etmemesi nedeniyle bu verileri istediğimiz gibi (daha doğrusu 19 ve katlarını verecek şekilde) bir araya getirebiliriz. Bu 10 verinin 10unu da aynı veride kullandığımızda oluşacak kombinasyon sayısı 10! = 3.628.800dir. Gördüğüm kadarıyla arkadaşımız 1’li 2’li ama en çok 3’lü kombinasyonlar kullanmış. Neden 3’lü kombinasyonları daha çok kullandığını birazdan anlatacağım. Kombinasyon kelimesinden kastım:

 

19 harf (1’li kombinasyon)

Tek cümle, sayısal değeri (2’li kombinasyon)

Sıra numarası, ilk ve son ebced değerleri, kümülatif ebced (3’lü kombinasyon)

 

Öncelikle kullanılan 10 veriden (10 adet sayıdan) hiçbirinin 19’un tam katı olmadığını varsayarak kendi aleyhimde başlıyorum incelemeye. Yani arkadaşın bilerek 19 harflik bir kelime seçme ihtimalini matematiksel olarak devre dışı bırakıyorum. Şimdi oluşabilecek 2’li kombinasyonların sayısını hesaplayalım: 10x9/2! = 45 farklı sayı seçebiliriz. Bunları da 2!=2 şekilde kendi arasında sıralayabiliriz. Yani 45x2=90 farklı sayı elde edebiliriz. Bu 90 sayıdan matematiksel olarak ortalama 5 tanesinin (90/19) 19’a bölünmesi muhtemeldir. Şimdi oluşabilecek 3’lü kombinasyon sayısına bakalım. Öncelikle 10 veri arasından 3 tanesini seçeceğiz: 10x9x8/3!= 120 farklı veri seçebiliriz. Daha sonra bu 3 sayıyı kendi içinde 3!=6 farklı şekilde dizebiliriz. Yani 120x6 = 720 farklı kombinasyon elde edebiliriz. Bunların içinden de ortalama 38 (720/19) tanesinin 19’a tam bölünmesi muhtemeldir.


Diğer bir ifadeyle matematiksel olarak 38 adet sayının 19’a kalansız bölünmesi muhtemeldir. Neden 3’lü kombinasyonları daha çok kullandığını sanırım anladınız. Kombinasyonların sayısı artarsa ortaya çıkacak veri sayısı artar. Örneğin 2’li kombinasyonda 5 adet sayısının 19’un katı çıkması muhtemelken, 3’lü kombinasyonda bu sayı 38’e çıktı. 4’lü kombinasyonda bu çok daha fazla olacaktır. Kısaca: Kullanılan veriler herhangi bir yöntem ve sırayı takip etmediği için rastgele oluşacak 2’li ve 3’lü kombinasyonlardan matematiksel olarak 43 adet sayısın 19’a kalansız bölünmesi gerekir (muhtemeldir). Arkadaş buraya 19 tanesini almış sadece, anlayacağınız matematiksel olarak hiçbir değeri olmadığı gibi arkadaş ekside kalıyor. 2’li ve 3’lü kombinasyonlardan yeteri kadar 19’un katı elde edilemezse (ki bu bir mucize olurdu) 4’lü hatta 5’li kombinasyonlardan daha fazla sayı elde edilerek 19’un katlarına daha rahat ulaşılabilir. Oluşan kombinasyonlardan 19un katı olmayanların çetelesini tutan mı var sanki?

 

Besmelenin benzerini yazmaya gönül koyan arkadaşlara duyuru:

 

- Yazdığınız cümle 19 harflik anlamlı bir cümle olacak.

- Tek veri için tek değişken kullanacaksınız.

- Veriler aynı metod ve sırayı takip edecek.

- Kullandığınız değişkenler bizim kullandıklarımız gibi bir cümleyi sayısal olarak ifade etmek için en uygun değişkenler olacak.

- Bu koşulları sağlayan A,B,C,D,E,F gibi birbirini takip eden 6 veri elde edeceksiniz.

 

6:149 De ki: “En güçlü delil Allah’ındır.”



4-) Hurufu Mukattalar ve 19

 

Kuran’da bazı sureler “hurufu mukatta” olarak bilinen kesik harflerle başlar. Örneğin bir kitap okuduğunuzu ve sayfaların şöyle başladığını hayal edin: A B C veya E F G, bu size tuhaf gelmez miydi? Kuran’da da aynı buna benzer şekilde 29 surenin başında hurufu mukatta denilen kesik harfler bulunmaktadır. Daha açıklayıcı olması adına birkaç örnek vererek burada 19 ile ilgili nasıl bir örüntü olduğunu düşündüğümüzü aktarmaya çalışacağım.



Kuran’ın 50. suresi olan Kaf suresi görselde de görebileceğiniz gibi “Kaf, Mecid olan Kuran’a ant olsun” şeklinde Kaf (ق) mukattası ile başlamaktadır. Peki, benzer bir ifade başka bir surede de geçmekte midir? Evet, 42. sure olan Şura suresi de aynı şekilde (https://acikkuran.com/42/2) Kaf mukattası içermektedir (42. surede ek olarak Ha-Mim ve Ayn-Sin mukattaları da bulunur, onlara floodun devamında ayrıca gireceğiz). Peki, kitabın yazarı bunlarla ne murat etmiş olabilir?

 

Kaf mukattasının bulunduğu iki sureyi yani 42 ve 50. sureyi inceleyelim:

 

42. sure 3.483 harf ve 864 sözcükten oluşmaktadır.

50. sure 1.506 harf ve 377 sözcükten oluşmaktadır.

 

Yani, uzunluk bakımından 42. sure 50. sureyi ikiye katlamaktadır. Peki burada ilginç olan nedir? Bir sure bir sureyi ikiye katlayamaz mı? İlginç olan şudur: 42. sure 50. sureden bu denli uzun olmasına rağmen iki surede de eşit sayıda 57’şer kez (19x3) Kaf harfi geçmektedir. 



Ayrıca Kuran’da 12 yerde geçmekte olan “Qavmu Lut” kelimesi (11:70-74-89, 22:43, 26:160, 38:13, 54:33, 7:80, 11:78, 27:54-56, 29:58) Kaf suresinin 13’üncü ayetinde “Ikhwanul Lut” şeklinde değiştirilmiştir. “Ne demek istiyorsun daha açık ol” diyenler için durumu şöyle izah edeyim: Kuran’da “Qavmu Lut” kelimesi 12 yerde sürekli olarak “Kaf harfi” ile yazılırken bu kelime Kaf suresinin 13’üncü ayetinde “Ikhwanul Lut” şeklinde Kaf harfi olmadan yazılmıştır. Aşağıda verdiğim örnekleri dikkatli bir şekilde incelerseniz “Qavmu Lut” kelimesinin nasıl “Ikhwanul Lut” şeklinde değiştirildiğini fark edebilirsiniz:

 

50:12: Kezzebet kablehum » KAVMU « nûhın ve ashâbur ressi ve semûdu. (Arapça)

50:12: Onlardan önce Nuh’un » HALKI «, Res’liler ve Semud da yalanlamıştı. (Türkçe)

 

50:13: Ve âdun ve fir’avnu ve » İHVANU « lûtın. (Arapça)

50:13: Ad, Firavun ve Lut’un » KARDEŞLERİ «... (Türkçe)

 

50:14: Ve ashâbul eyketi ve » KAVMU « tubbain… (Arapça)

50:14: Eyke’liler ve Tubba » HALKI « da... (Türkçe)


Kaf suresinde art arda gelen iki formun yazımına dikkat ettiniz mi? Eğer, Kaf suresinin 13’üncü ayetinde de aynı form kullanılsaydı Kaf suresinde toplam 58 Kaf harfi bulunacak ve 19’un katından tam bir fazla kullanılmış olacaktı. Yani Allah Kuran’a sadece bir sistem yerleştirmekle kalmamış sanki aynı zamanda bazı yerlerde kasıtlı olarak kelimelerle oynayarak “bakın ben Kuran’a bir sistem yerleştirdim, artık görün” demeye çalışmış gibi görünüyor. Kaf mukattası ile ilgili anlatacaklarım bu kadar. Artık Ha-Mim ve Ayn-Sin-Kaf mukattalarına giriş yapabiliriz. Acaba burada da aynı örgüyü görecek miyiz?

 

Kuran’da birbirini izleyen 7 sure (40, 41, 42, 43, 44, 45, 46) Ha-Mim mukattası ile başlamaktadır ve bu surelerin ilk ayetleri istisnasız Ha-Mim’dir:

 

40 Gafir Suresi: حم

41 Fussilet Suresi: حم

42 Şura Suresi: عسق + حم *

43 Zuhruf Suresi: حم

44 Duhan Suresi: حم

45 Casiye Suresi: حم

46 Ahkaf Suresi: حم

 

Bu 7 surede geçen Ha ve Mim harflerinin toplamı 2147’dir (19x113). Bu surelerde sırasıyla 64, 48, 53, 44, 16, 31, 36 Ha ve 380, 276, 300, 324, 150, 200, 225 Mim harfi kullanılmaktadır. 



Buna ek olarak Ha-Mim tablosu 42. sureden ikiye bölündüğünde 40-41-42’nci surelerde 64, 48, 53 Ha ve 380, 276, 300 Mim harfi olmak üzere 1121 (19x59) Ha-Mim harfi geçmekte; 43-44-45-46’ncı surelerde ise 44, 16, 31, 36 Ha ve 324, 150, 200, 225 Mim harfi olmak üzere 1026 (19x54) Ha-Mim harfi geçmektedir. 



Ayrıca ilk ayeti Ha-Mim ikinci ayeti Ayn-Sin-Kaf (*) olan 42. surenin içerisinde bulunan Ayn-Sin-Kaf (عسق) harflerinin toplamı da 209 (19x11)’dur. Yani buraya kadar gördüğümüz şey şudur: 19 sistemi İslam dünyası tarafından bin senedir tartışılan ve ne olduğu anlaşılamayan hurufu mukattalar hakkında çok kuvvetli bir açıklamadır.



Peki, bu verilere karşı getirilen eleştiriler nelerdir? Burada şöyle bir eleştiri yapılmaktadır: “29 surenin başında hurufu mukattalar var siz sadece birkaç tane sureyi baz almışsınız, onlarda niye 19 sistemi yok?” Bunun nedeni temelde mushafların elif-ye gibi harflerde harf farklılıkları içermesidir. Ancak mantıksal olarak bu eleştiri hatalıdır zira yukarıdaki örnekler 19’un mukattalara kasti olarak yerleştirildiğini görmek için fazlasıyla yeterlidir. Diğerlerinde böylesi bir şey olmasa dahi bu, gördüğümüz şeyi inkâr etmemiz için bir delil olamaz diye düşünüyorum.


Fakat konuyu bu cevap ile kestirip atmak yerine açıklamayı daha doğru buluyorum. Örneğin Sad mukattasını ele alalım. 7, 19 ve 38. sure Sad mukattası (ص) ile başlar ve elimizdeki mushaflarda bu surelerde toplam 153 (19’un katından 1 fazla) Sad harfi bulunmaktadır. Durum böyle olunca Sad mukattası 19 ile uyuşmuyor gibi görünmektedir. Ancak eski mushaflara baktığımızda 7. surenin 69. ayetinde geçen “bastatan” ( بصطة) kelimesinin Sad değil Sin harfi ile yazıldığı görülmekte, “yuqrau bis sini” yani Sin ile okunur ifadesi geçmektedir. 



Dolayısıyla hurufu mukatta harfleri sayılırken bu mushaf baz alınırsa Kuran’daki Sad harfleri 152 (19x8) kez geçecektir ancak bu bir tutarsızlık iddiasını da beraberinde gelecektir zira bu şekilde her mushaftan 19’u doğrulayacak tercihler yapılabilir. Aynı yöntem Elif-Ye (ayrıca Ta) gibi tartışmalı mukattalar içeren sureler için de uygulanabilir ancak bu bahsettiğim gibi bir “tutarsızlık” iddiasını da beraberinde getireceğinden bunu yapmak makul durmamaktadır. Dolayısıyla her mushafta harf bazında belli farklılıklar olduğundan sadece tartışmasız olan mukattaları öne sermek daha doğru olacaktır. Fakat yine de burada ilginç bir özellik dikkatimizi çekiyor: Kuran’da “bunlar Kuranın ayetleridir” ifadesi sadece 8 yerde geçmektedir ve 8’i de bahsettiğimiz “sorunlu” hurufu mukatta harflerinden sonra geçmektedir:

 

10:1 Elif-Lam-Ra. Bunlar, hikmetli kitabın ayetleridir.

12:1 Elif-Lam-Ra. Bunlar, apaçık kitabın ayetleridir.

13:1 Elif-Lam-Mim-Ra. Bunlar kitabın ayetleridir.

15:1 Elif-Lam-Ra. Bunlar kitabın ve apaçık Kuran’ın ayetleridir.

26:1-2 Ta-Sin-Mim. Bunlar, apaçık kitabın ayetleridir.

28:1-2 Ta-Sin-Mim. Bunlar, apaçık kitabın ayetleridir.

27:1 Ta-Sin. Bunlar; Kuran’ın, apaçık kitabın ayetleridir.

31:1-2 Elif-Lam-Mim. Bunlar, hikmetli kitabın ayetleridir.

 

“Bunlar kitabın ayetleridir” ifadelerinin tamamının sorunlu harflerden sonra gelmesi tesadüf olamaz diye düşünüyorum. Kuran’da “ayet” kelimesinin “delil, işaret, mucize” anlamında kullandığını da unutmayın. Dolayısıyla tümevarım yoluyla elimizdeki örneklerden yola çıkarak bu mukattaları da 19 ile uyumlu olduğunu düşünmek son derece mantıklı olacaktır, en azından 19 sistemini bu açıdan eleştirmek artık doğru olmayacaktır. Benim burada tavsiyem olanları göz ardı edip olmayanlara odaklanmak yerine olanları kabul edip olmayanları tespit etmeye çalışmak olacaktır.


Bunun yanı sıra ikinci bir eleştiri olarak “Ha-Mim geçen surelerde Ha’ları ayrı Mim’leri ayrı saymayıp Kaf’lı surelerde Kaf harflerini Ayn-Sin-Kaf olmasına rağmen ayrı sayıyorsunuz” şeklinde bir eleştiri gelebilir. Bunun nedeni Ha-Mim mukattasının birlikte aynı bağlamda geçmesidir ve bunlar bir bütündür. Eğer Kuran’daki farklı bir sure Ha-Mim mukattası ile başlasaydı bunlar da sayıma dahil edilecekti. Nispeten zayıf bir eleştiri olmasına rağmen yine de bu soruyu da yanıtlamış olduk. Ayrıca hurufu mukattalar hakkında Gürkan Engin’in “Görünmez Ayetler” videosunu izlemenizi öneririm:



5-) Tevbe Suresi: 9:128-129

 

Buraya kadar 19 sistemini genel hatlarıyla aktardıktan sonra (bu başlık kapsamında birkaç bilgi daha vereceğim) 19 ile ilgili esas tartışmanın çıktığı noktaya geldik. Bana sorarsanız çoğu kişinin 19 sistemine karşı çıkmasındaki temel motivasyon -19 sistemini matematiksel olarak tatmin edici bulmamalarından öte- 19 sistemin Tevbe suresinin sonuna iki cümle (9:128-129) eklendiğine yönelik iddiasıdır. Birçok insan sırf bu nedenle 19’a karşı bir soğukluk hissetmekte; bazıları bu soğukluğu bir ileri aşamaya daha taşıyarak doğru-yanlış fark etmeksizin 19 ile ilgili internette bulduğu tüm eleştirileri sisteme dair bir yanıt olarak öne sürmektedir. Ancak elbette her mucize beraberinde bir test ile geleceğinden bu normaldir. Zira bu iki cümle Kuran’dan olsaydı bugün 19’a karşı çıkan çoğu kişinin 19’u savunuyor olduğunu görecektik. Hatta belki de 19 sistemini savunma konusunda bizden daha hararetli olacaklardı. Geçmişte -henüz bu iki cümle gündem değilken- insanların 19’a karşı verdikleri olumlu tepkiler bunun ispatıdır. Doğrucular ve yalancılar bir şekilde ayırt edilmelidir ve bu şekilde ayırt edilmektedir. Peki, Tevbe Suresinin sonundaki iki cümle Kuran’a nasıl girmiştir? Buna önce tarihsel bir delil vereceğim (zira karşı taraf bunu istiyor) sonrasında matematiksel delilleri aktaracağım.

 

Tarihsel kaynaklara göre Tevbe suresinin sonundaki iki cümleyi (9:128-129’u) Kuran’a ekleten kişi Huzeyme Bin Sabit’tir. Bu kaynaklara göre Huzeyme Bin Sabit Kuran cemedilirken “bende iki ayet daha var diyerek” bu cümleleri (9:128-129’u) Kuran’a ekletmiştir. Bu cümlelerin Mekke’de inmiş olmasına rağmen sadece Medineli biri olan Huzeyme’nin yanında bulunması, Huzeyme’nin şahitliğinin iki kişiye bedel olması fakat bunun hakkında bir rivayet nakleden adamın şahitliğinin iki kişiye bedel olmaması, Huzeyme’nin hiç şahit olmadığı bir olay sonucu peygamberin kendisine iki şahitlik vermesi ve daha bir sürü çelişkiye girmeyeceğim. Sadece ilgili rivayetten kısa bir bölüm alıntılıyorum:


“Senin bu atı Resulullah’a sattığına dair ben şahitlik ederim. Peygamberimiz Huzeyme’ye döndü ve “ya Huzeyme sen neye dayanarak şahitlik ediyorsun, halbuki sen pazarlık esnasında yanımızda değildin” dedi. Huzeyme şöyle cevap verdi: Ya Resulullah ben seni getirmiş olduğun hakikatlerden dolayı tasdik ediyorum. Çünkü kesin olarak biliyorum ki sen haktan başka bir şey söylemezsin. Huzeyme’nin bu cesaretinden ve teslimiyetinden memnun olan peygamberimiz şöyle buyurdu: “Huzeyme kimin için şahitlik yaparsa onun şahitliği iki kişi yerine geçer.” (Müsned, 5:215-216)

 

Yani rivayetlere göre Kuran cemedilirken Huzeyme Bin Sabit diye biri kendisinde fazladan iki ayet olduğunu söylüyor ve ettiği yalan şahitlik sayesinde “benim şahitliğim iki kişinin şahitliği yerine geçer” diyerek (üstelik buna dair bir başka şahit istenilmeden) Tevbe suresinin sonuna iki ayet (9:128-129’u) daha ekletiyor. Bu rivayetler günümüze kadar geldiğinden Tevbe suresinin sonundaki iki cümlenin (9:128-129’un) Kuran’a nasıl eklendiğine dair bir dış delil niteliği de taşımaktadır. Burada “başka sureler hakkında da uydurma olduğunda dair rivayetler var” denebilir ancak biz zaten “sadece” bunu delil göstererek “bakın bu cümleler Kuran’a sonradan eklenmiş” demiyoruz. Bu rivayetin doğruluğunu ve diğer rivayetlerin yanlışlığını bir sistem aracılığı ile ispat ediyoruz. Fakat, 9:128-129 hakkında uydurulan rivayetler diğer Kuran’a ekleme olduğu söylenen rivayetlerden çok daha farklı bir bağlama sahiptir, bunu da atlamamak gerekir. Meşhur kelamcı Bakıllani iki sözde ayet hakkında şunları belirtir ve bu rivayetlerin uydurma olduğunu savunmaya çalışır: “Ashabın bu ayetleri bilmemesi ve sadece iki kişinin ezberinde bulunması muhaldir.” (Age. 331) Tevbe Suresinin sonundaki iki cümlenin Kuran’a nasıl eklendiğinin tarihsel arka planını verdikten sonra artık matematiksel olarak bu iki cümleyi dışlayan verilere geçebiliriz.  



1-) Kuran’da geçen tüm Allah kelimelerini sure, ayet ve adet numaralarına göre gruplandırdığımızda şöyle bir tablo elde ederiz:

 

1. surenin 1. ayetinde 1 adet Allah kelimesi bulunur.

1. surenin 2. ayetinde 1 adet Allah kelimesi bulunur.

2. surenin 7. ayetinde 1 adet Allah kelimesi bulunur.

2. surenin 8. ayetinde 1 adet Allah kelimesi bulunur.

2. surenin 9. ayetinde 1 adet Allah kelimesi bulunur.

...

112. surenin 1. ayetinde 1 adet Allah kelimesi bulunur.

112. surenin 2. ayetinde 1 adet Allah kelimesi bulunur.

 

Bu tabloya 9:128-129’u da dahil edip sure, ayet ve adet numaralarını alt alta toplarsak şu sonuca ulaşırız:

 

Sure numaraları toplamı 39054 (19’un katından 9 fazla)

Ayet numaraları toplamı 118252 (19’un katından 129 fazla)

Adet numaraları toplamı 2699 (19’un katından 1 fazla)

 

Sizce 19’un katından 1, 9 ve 129 fazla çıkmasının nedeni nedir? Peki, 9:128-129 hariç sure, ayet ve adet numaraları alt alta toplandığına nasıl bir sonuç çıkmaktadır?

 

39054 - 9 = 39045 (19x2055)

118252 - 129 = 118123 (19x6217)

2699 - 1 = 2698 (19x142)

 

Ayrıca 19 sistemi sadece 9:128-129’un sistemden çıkartılmasına izin vermektedir. Başka bir ayetteki Allah kelimesi çıkartıldığında sistem bozulmaktadır. Gürkan Engin’in videosundan alıntıladığım bu kesiti izlemenizi tavsiye ederim.


2-) 9:128-129 hariç her surenin toplam ayet sayısından sonra tek tek ayet numaralarını yazarsak (yani 7 ayete sahip ilk sure için 71234567 yazılacak, 286 ayete sahip ikinci sure için 1’den 286’ya kadar ayet numaraları yazılacak) ve bu işlemi 114 sure için uygularsak:

 

71234567 ile başlayan ve 6123456 biten upuzun bir sayı elde ederiz.

 

12692 basamaklı bu sayı 19’un tam katıdır.

Basamak sayısı olan 12692 de 19’un tam katıdır.

12692=19x668 12692 sayısı Kuran’daki toplam ayet sayısının 2 katıdır.

 

3-) Besmele Tablosu maddesinde bahsettiğimiz 4’e 4 eşleşmeye 9:128-129 dahil edildiğinde Allah kelimesi 2699 defa, Rahim kelimesi ise 115 defa geçmektedir (tarafsız bir siteden de bu sayımları doğrulatmıştık). 1/2.736.741.000.000 gibi bir olasılık sadece 2 tane +1 yüzünden bozulmaktadır. Yani 9:128-129 sisteme dahil edildiğinde karşımıza 19 – 2699 -  57 – 115’e karşılık 19 – 2698 – 57 – 114’lük bir tablo çıkacak ve bu muhteşem örüntü bozulacaktır.

 

4-) 9:128-129 dahil Kuran’da toplam 6348 ayet geçmektedir yani 19’un katından tam 2 fazla. Bu iki cümle çıkartıldığında Kuran’da geçen toplam ayet sayısı 6346 (19x334) olmaktadır. Bu, Kuran’daki sure sayısının 114 (19x6) olmasından sonra akla gelen ilk veriyi doğrulamaktadır.

 

5-) Tüm surelerin başında numarasız da olsa besmele olmasına rağmen Tevbe suresinin (9’uncu sure) başında besmele yoktur (19 sistemi neden Tevbe Suresinin başında besmele olmadığına dair bin yıldır süregelen tartışmaları kuvvetli bir delil ile cevaplamaktadır).

 

6-) Kuranda 3 yerde (1:1, 11:41, 27:30) hatalı olarak yazılan BSM kelimesinin aralarındaki ayet sayısı 19un katıdır: 1. BSM kelimesinden 2. BSM kelimesine 1520 (19×80), 2. BSM kelimesinden 3. BSM kelimesine 1691 (19×89), 3. BSM kelimesinden Kuranın sonuna kadar 3135 (19×165) ayet bulunmaktadır. Eğer 9:128-129 dahil edilirse 1:1den 11:41e kadar geçen ayet sayısı 19un katından 2 fazla olacaktır.


7-) Birinci numaralı besmeleden (1:1) ikinci numaralı besmeleye (27:30) kadar 9 adet İsim, 1815 adet Allah, 35 adet Rahman, 81 adet Rahim kelimesi geçmektedir. Toplamda 1940 adet (yani 19’un katından 2 fazla). İkinci numaralı besmeleden Kuran’ın sonuna kadar ise 10 adet İsim, 884 adet Allah, 22 adet Rahman, 34 adet Rahim kelimesi geçmektedir. 9:128-129’u içermeyen bu veri beklendiği gibi toplamda 950 adet (19x50) yani 19’un tam katıdır.

 

8-) Besmelenin içindeki 4 kelimenin en az birinin geçtiği ayet sayısı 9:128-129’u katarsak şu şekilde olur: Başlangıç harfli surelerde 836 (19x44), başlangıç harfsiz surelerde 1085 (19un katından 2 fazla, 9. surenin başlangıç harfsiz bir sure olduğunu hatırlayın). Hepsinin toplamı 1921 (19un katından 2 fazla). 9:128de fazladan bir Rahim, 9:129da ise fazladan bir Allah kelimesi geçtiğini aklımızda tutarak eklenen bu cümleleri çıkartırsak: Başlangıç harfli surelerde 836 (19x44), başlangıç harfsiz surelerde 1083 (19x57). Yani toplamda 1919 (19x101) adet “besmeledeki kelimelerden en az birinin geçtiği ayet” vardır. Peki bu kadar güçlü verilerden sonra ne düşünmemiz gerekiyor? Kuran’ı kim koruyor?

 

15:9 Kuşkusuz zikri biz, evet biz indirdik ve onu koruyacak da elbette yine biziz.

 

6-) Döngüsellik Konusu

 

19 sistemini (en azından benim bildiğim kadarıyla) baştan sonuna kadar gelen tüm eleştirileri de dikkat alarak aktardım. Ancak son zamanlarda Altay Cem Meriç’in ortaya attığı ve Hasan Kandemir ile Mahmud Esad Mutlu’nun devam ettirdiği bir döngüsellik eleştirisi daha ortaya çıktı. Şahsen bu eleştirileri çok zayıf ve geçersiz bulsam da yine de bazı insanların kafasında soru işareti oluşturduğu için cevaplamayı uygun gördüm. Peki, döngüsellik ile ilgili ortaya atılan iddialar nelerdir?

 

1-) ISM – BSM konusunda keyfi sayım yapıyorsunuz.

2-) Besmeledeki kelime sayımına numarasız besmeleleri dahil etmiyorsunuz ancak sistemin geri kalanında numarasız besmeleleri ayet kabul edip sisteme dahil ediyorsunuz.

3-) Siz hadisleri ve Kuran’ı bugüne kadar getiren ravi zincirini inkar edip onları karalıyorsunuz; bu nedenle elinizdeki mushafın orijinal Kuran olduğunu kanıtlayamazsınız ve dolayısıyla orijinal olduğunu kanıtlayamadığınız bir kitaptan mucize iddiası ortaya atamazsınız.

 

Görebildiğim kadarıyla döngüsellik eleştirisi altında 19 sistemine karşı getirilen eleştirilerin tamamı bunlar, eğer başka bir başlık daha açılırsa ileride bu maddelere ek maddeler ekleyip onları da bu yazının altında cevaplayabilirim. Şimdi, 1’inci ve 2’nci eleştiriyi zaten 2’nci bölümde açıkladığım için tekrar girmeyeceğim. Bu konuların 19 sistemine karşı bir eleştiri olarak yöneltilmesi maalesef 19’u savunan kişilerin ne anlattığını bilmemekten kaynaklanıyor. Bu nedenle 3’üncü maddeye bir cevap yazıp, bu cevabıma gelen eleştirileri de değerlendirerek döngüsellik konusunu kapatmayı uygun görüyorum. Ancak arkadaşların eleştirilerine cevap vermeden önce döngüselliğin ne olduğunu ele almak istiyorum. Mantıkta “Petitio Principii” kavramıyla bilinen döngüsellik, bir çıkarımda öncülün, sonuçta tekrarlanması anlamına gelir. Örneğin:

 

- Tüm mühendisler sigara içer.

+ Nerden biliyorsun? 

- Bir mühendis söyledi.

+ Onun mühendis olduğunu nereden biliyorsun?

- Sigara içtiğini söyledi.

 

Tarzında bir akıl yürütme, döngüsel olacaktır. Peki, döngüselliğin argümantasyonu nedir?

 

Ö1: A, B’dir.

Ö2: B, C’dir.

S1: A, C’dir.

Ö3: C, B’dir.

S2: Öyleyse A, B’dir.

 

veya

 

A, B’dir çünkü C, D’dir – C, D’dir çünkü A, B’dir.

 

Örneğin, Descartes’in “Kartezyen Döngü” adı verilen argümantasyonunda bir kısır döngü olduğu ileri sürülmüştür:

 

Ö1: Zihnimde olan bütün açık ve seçik ideler doğrudur.

Ö2: “Tanrı vardır” zihnimde açık ve seçik olan bir idedir.

S1: Öyleyse Tanrı vardır. (Örnekleme, Ö1, Ö2)

Ö3: Eğer Tanrı varsa -o iyi ve bizi aldatmayacağı için- zihnimde olan bütün açık ve seçik ideler doğrudur.

S2: Bu bakımdan zihnimde olan bütün açık ve seçik idelerim doğrudur. (Önceli Evetleme, S1, Ö3)

 

Sizce de döngüsel mi?


 

Bu tartışmaları İslam boyutuna çektiğimizde hangi kısır döngüsel argümantasyonlar ortaya çıkmaktadır? Elbette, hepimizin çok iyi bildiği İslam’ın kısır döngüsü tablosu. Eğer bu işlere biraz meraklıysanız ve ortalama bir grupta din tartışmasına dahil olduysanız muhakkak bu tabloyu da görmüşsünüzdür. Peki, bu tablo İslam’ın döngüselliğini ortaya koyarak yanlışlığını ispat mı etmiştir? Buna biz değil, Altay Cem Meriç bir cevap versin. Altay Cem Meriç, İslam eleştirmenlerinin öne sürdüğü döngüsellik hakkında ne diyor bir bakalım:

 

1-) “Kuran neden doğru diyorsun, Muhammed (as) söylediği için doğrudur diyorlar. Muhammed (as) neden doğru söylemiştir diyorsun, çünkü Kuran söylemiştir diyorlar. Geçen bir video çektim ve dedim ki kitap dışından bir çok delil getiriyoruz. Yani şöyle düşünün: Ben bugün bir kitap yazsam ve peygamberlik iddia etsem ve bu iddia ettiğim kitabın içerisinde tarihi olarak ileriye doğru bir atıf olsa, bu bir dış delil midir? Evet, bir dış delildir. Yani Altay söyledi diye doğru demez o delili gören adam.”

2-) “Veya ben o kitabın içerisinde ışınlanmanın tarifini versem -bilimsel mucize diye dış delil ekliyoruz ya- ve gelecekte bulunsa veya böyle bir iddia olsa bilimsel mucizelerin hiçbirini kabul etmiyor olabilirsin ama bu bir dış delil getirme iddiasıdır. Bu dış delil getirme iddialarının tamamını çürütsen dahi muhatabın döngüsel olmadığını kabul etmiş olursun. Çünkü muhatap çürük çarık bir argüman ile dahi olsa Kuran’ı dış delil ile ispatlamış olur. Döngüsellik iddiasının hatalı olduğu aslında senin çürütme ortaya koyman ile anlaşılmış olur. Yani sen bir delili çürütüyorsan adam dışarıdan bir delil getiriyor demektir. Adam delil getirmese neyi çürüteceksin yani?”

 

Altay Cem Meriç’in sözlerini düzgün bir metin oluşacak şekilde düzenledim. Dileyen videonun tamamını izleyebilir, konumuz ile ilgili kısım bu kadar. Peki, tüm bunları neden yazdım? Öncelikle döngüsellik nedir bunu anlattım sonrasında Altay Cem Meriç’in döngüsellik hakkında yaptığı eklere değindim. Çünkü tüm bu bilgiler ışığında 19 sisteminin döngüsel olup olmadığını incelemeyi hedefliyorum. Altay Cem Meriç’in döngüsellik hakkındaki temel varsayımlarını iki maddeyi baz alarak şöyle özetleyebiliriz:

 

A-) Bir kitabın içerisinden aynı kitabı ispatlayacak delil çıkartılabilir ve bu döngüsellik kapsamına girmez zira bu bir dış delil sayılır.

B-) Muhatabın tüm iddiaları hatalı olsa ve hepsi çürütülse dahi, eğer ortada “çürütülmeye çalışılan bir şey varsa” bu muhatabın döngüsel olmadığı anlamına gelir. Zira bir delili çürütmek için dışarıdan bir delil getirilmiş olması gerekir.

 

Bu ifadelere göre Altay Cem Meriç’in ISM – BSM ve beslemedeki kelime sayımlarına neden numarasız besmelelerin dahil edilmediği (tabii bununla birlikte 96’ncı surenin 19 mu yoksa 20 ayet mi olduğu) yönündeki eleştirilerini artık döngüsellik kapsamında sunmaması gerekecektir zira neden böyle bir tutum içerisine olduğumuza dair delili 2’nci bölümde ortaya koyduk. Bu delili beğenmese, eleştirse dahi bundan sonra bir döngüsellik yaftalaması yapamayacaktır zira kendi ifadesi bu yöndedir. Tüm bu bilgileri köşeye koyarak 3’üncü eleştiriye dair Hasan Kandemir’in eleştiri videosuna geçiş yapalım.



Kandemir’in videosunda 19 sistemine yönelik geliştirdiği mantıksal eleştiriyi önce felsefi bir boyutta ele alıp argümantasyona dökemeye sonra da bir düşünce deneyi yaparak çürütmeye çalışacağım. Öncelikle Kandemir’in videosunu izlediğimde 19 ile ilgili döngüsellik iddialarının bir tümel önerme zinciri üzerine kurulu olduğunu gördüm. Ancak temelde sadece bir tane tümel genelleme göze çarpıyor:  

 

Ö1: Tüm sadece sağlam bir kaynaktan gelen kitaplar üzerinde sistem aranabilir.

Ö2: Tüm sistem aranabilen yerlerden bir mucize iddiası oluşturulabilir.

S1: Tüm sadece sağlam bir kaynaktan gelen kitaplar üzerinde mucize iddiası oluşturulabilir. (Tümel Genelleme, Ö1, Ö2)

 

Kafası karışan arkadaşlar için özetlemekte fayda görüyorum. Yani Kandemir “Kuran bugüne bir zincir halinde gelmiştir, siz ise bu zinciri inkâr ediyorsunuz. Eğer bu zinciri inkâr ediyorsanız Kuran’ın bugüne kadar sağlam bir şekilde geldiğini ispatlayamazsınız; dolayısıyla sağlam olduğunu ispatlayamadığınız bir kitabın içerisinde sistem iddiasında bulunamazsınız” diyor. Öyleyse bu iddiasını da bir argümantasyona dökelim:

 

Ö3: Eğer bir kitapta sistem olduğu iddia ediliyor ise o kitabın sağlam bir kaynaktan geldiği kabul edilmelidir.

Ö4: 19 sistemi Kuran’ın sağlam bir kaynaktan geldiğini kabul etmemektedir.

S2: Öyleyse, Kuran’da 19 sistemi olduğu iddia edilemez. (Ardılı Değilleme, Ö3, Ö4)

 

Kandemir’in temel iddiası bir tümel genelleme olduğundan bir SAP önermesidir. Bir SAP önermesinin karşıtı SEP iken, çelişiği SOP önermesi olacaktır. Kısaca bu konuyu da açıklayayım:

 

Tüm kuşlar uçar. = SAP

Hiçbir kuş uçmaz. = SEP

Bazı kuşlar uçmaz. = SOP

 

Yani tüm kuşların uçtuğunu iddia eden bir kişiye karşı sadece bir tane bile uçmayan kuş gösterseniz tümel genellemesi çürümüş olacaktır zira tümlük durumu ortadan kalkacaktır. Peki, Kandemir’in bu tümel genellemesini çürütecek bir SOP önermesi gösterebilir miyiz? Evet, iddia o kadar hatalı ki sadece bir düşünce deneyi ile bu iddiayı ortadan kaldırabiliriz.

 


Varsayalım ki ormanda gezerken bir kulübede (karakterimiz bilmiyor ama) bir matematikçinin kodladığı bir kitapla karşılaştık ve bu kitaba dair hiçbir bilgimiz yok. Sonra kitabı açıp okuduğumuzda içerisinde bazı kelimelerin kasten eksik harf sayısı ile yazıldığını keşfettik. Örneğin kalem yerine “klm” ağaç yerine “ağç”  sevgi yerine “svgi” gibi. Ardından kitabın tümüne baktık ve kitabın 10 farklı bölümden oluştuğunu gördük. Bunun üzerine aklımıza bir soru geldi “acaba her bölümde kaç harf var?” dedik. Sonra baktık ki, her bölümde eşit sayıda 20.000 harf bulunuyor. Buradan şu akıl yürütmeyi yaptık: Bu kitabın yazarı “her bölümde eşit harf sayısı olsun diye bazı kelimelerdeki harfleri kasten eksik harf ile” yazmış. Peki, buradan ne sonuç çıkartabiliriz? Buradan şu sonucu çıkartabiliriz: Bir kitapta sistem olduğunu görmek için bir ek bilgiye, sağlam bir kaynaktan geldiğini doğrulamamıza ihtiyacımız yoktur, içerisindeki özellikler bize bunu ispat edebilir.  


Böylece Kandemirin SAP önermesi çürümüştür. Yani bir kitapta sistem olduğunu görmek için sağlam bir kaynaktan geldiğini bilmemize gerek olmadığını gördük. Hatta öyle ki, bu kitapta her bölümde eşit harf sayısı geçtiği için kitabın bugüne kadar sağlam bir şekilde geldiğini bile tespit edebilir hale geldik. Dolayısıyla Kandemirin 25 dakikalık videosunu şu kısa düşünce deneyi ile çürütmüş olduk. Maalesef arkadaş matematik ve mantık bilmediği için bir kitapta sistem olduğunu iddia etmek için sağlam bir kaynaktan geldiğine emin olmamız gerektiği yönünde tuhaf bir sava sahipti, biz de aksini göstererek iddialarını çürütmüş olduk. Bu örnek Kandemir’in tümel genellemesine dair bir çelişik SOP önermesi niteliğinde oldu diye zannediyorum. Öyleyse, bunu da bir argümantasyona dökelim:

 

Ö1: Eğer bazı kitaplar sağlam kaynaktan gelmemesine rağmen içerisinde sistem olduğu iddia edilebiliyor ise sağlam bir kaynaktan gelmeyen kitaplarda sistem olduğu iddia edilebilir.

Ö2: Bazı kitaplar sağlam kaynaktan gelmemesine rağmen içerisinde sistem olduğu iddia edilebiliyor.

S1: Sağlam bir kaynaktan gelmeyen kitaplarda sistem olduğu iddia edilebilir. (Modus Ponens veya Önceli Evetleme, Ö1, Ö2)

 

Burada değinmek istediğim Altay Cem Meriç’in 19 sistemi hakkında bir eleştirisi daha var. Altay Cem Meriç 2’nci bölümde anlattığımız besmelede geçen 4 kelime ile Allah’ın Kuran’da geçen 114-115 ismi arasından ebced değeri 19’un katı olan 4 ismin eşleştiği muazzam tabloyu “elimdeki Kuran’da Allah 2699 kez geçiyor, Rahim 115 geçiyor” şeklinde bir argüman ile eleştiriyor. Bunlar çok zayıf ve geçersiz eleştiriler olsa da bazı insanların kafasında soru işareti oluşturduğu için yukarıda yaptığım düşünce deneyi üzerinden bu iddiaya da bir cevap vermeyi uygun görüyorum. Varsayalım ki yukarıdaki düşünce deneyinde 10 bölümde 20.000 harf değil de; 9 bölümde 20k harf olsaydı (mesela 1’inci bölümde 400, 2’nci bölümde 1.600 gibi) ve bir tanesinde de 20k +2 harf olsaydı (mesela 3.202 gibi) bu bizim bu harflerde bir sistem olduğunu görmemize engel mi olurdu? 10 bölümlük bir kitapta 9 bölümün 20k harf gelme olasılığı nedir? Yanlış hesaplamadıysam 1/512.000.000.000. Siz bu olasılığı gördükten sonra 10 bölüm içerisinden bir bölümde (mesela 5’inci bölüm diyelim) çıkan +2 harf hakkında ne düşünürdünüz? Cevap basit, bunlar burada olmamalı, değil mi? Besmele tablosunda bundan daha düşük bir oran çıkmaktadır: 1/2.736.741.000.000. Öyleyse, burada Altay Cem Meriç’in “elimdekine baktığımda bunu göremiyorum” şeklinde getirdiği eleştiri çürümüş olmayacak mıdır? Bir yerde sistem olduğunu anlamak için elimizdekine baktığımızda yüzde yüz o metin ile uyumlu olması mı gerekir? Eğer öyleyse yukarıdaki durumda da bu tavrı alır mıydınız? Bir sistemin Error Correction özelliği olamaz mı? Bakın, burada “19 sistemi bu örnekteki gibidir” demiyorum sadece “bu tür bir eleştirinin hatalı olduğunu” göstermek için daha az karmaşık bir düşünce deneyi oluşturuyorum.


Ayrıca Altay Cem Meriç’in “siz Kuran’da değil Kuran-2 üzerinden sistem buluyorsunuz” şeklinde özetleyebileceğim başka bir eleştirisi daha var. Burada farklı bir düşünce deneyi üzerinden gidelim, diyelim ki: Bir kitap yazmaya karar verdik ve kitabımıza bir “gizem” katmak için de içerisine 19’lu bir sistem koyduk. Bu sistemi öylesine kompleks yaptık ki, öylesine işlemci gücü kullandık ki içerisinden bir madde çıkartılsa veya eklense hemen tespit edilebilir şekilde dizayn ettik. Ancak biz bu kitabı yayınlayamadan öldük ve bizim kitabımı kullanarak ün yapmak isteyen bir kişi kitabımıza işine gelecek şekilde veriler ekledi. Yıllar sonra bu kitapta bir ilginçlik olduğunu düşünen meraklı bir kişi kitabı bilgisayara döktü ve “burada 4 cümle sonradan eklenmiş, bakın matematiksel sistem bunları gösteriyor” dedi. Şimdi, bu kişiye “sen kitap-4 yapıyorsun, bu döngüsel” dersek mantıklı bir şey yapmış olur muyuz? Ya da “neden sadece 4 atıyorsun, tutamasa 5-6 da atardın” gibi bir eleştiride bulunabilir miyiz? Yapmamız bu verilerin gerçekten iddiasını destekleyip desteklemediğini test etmek değil midir? Anlamlı bir sistem gerçekten bir yerlerden cümle atarak veya ekleyerek rastgele elde edilebilir mi? İlk verdiğim düşünce deneyini hatırlayın. Orada metin üzerinde yapılan harf eksiltmelerinden yola çıkarak “tüm bölümlerdeki harf sayısını saymayı” düşünmüş ve bir sistem olduğunu görmüştük. Kuran’da da benzer şekilde numaralı-numarasız besmeleler, ISM – BSM gibi yazım farklılıkları, hurufu mukatta gibi hiçbir anlama gelmeyen harflerle başlayan sureler, Kuran’ı inkar eden bir kişiye karşı verilen 19 cevabı… gibi özelliklerden yola çıkarak kitapta bir 19 sistemi olduğunu tespit ediyoruz, bundaki tutarsızlık nedir? Ayrıca ikinci düşünce deneyindeki gibi 19 sistemi de iddia ediyor ki: 9:128-129 Kuran’a sonradan eklenmiş 2 cümledir ve matematiksel olarak sistem bunları ispat ediyor. Burada tutarsız olan, döngüsel olan kısım neresidir?

 

A-) “Bir kitabın içerisinden aynı kitabı ispatlayacak delil çıkartılabilir.” dedik.

B-) “Muhatabın tüm iddiaları hatalı olsa ve hepsi çürütülse dahi, eğer ortada “çürütülmeye çalışılan” bir şey varsa bu muhatabın döngüsel olmadığı anlamına gelir” de dedik.

 

Evet, belki 19’un verileri hatalıdır ve Altay Cem Meriç hepsini çürütebilir (kendi ifadesi) ancak ortaya konulan iddia gerçekten döngüsel midir? Yukarıda bahsettiğimiz meraklı kişinin ortaya attığı iddia cidden bu iki kriteri sağlamıyor ve döngüsellik kapsamına mı giriyor? Yoksa, buna “döngüsellik” diyenler “hiçbir sistem kendini düzeltemez” gibi bir döngüselliğe kendileri mi giriyorlar, ne dersiniz? Yukarıda bahsettiğim gibi 9:128-129’nin yol açtığı iki tane +1 besmele tablosundaki 1/2.736.741.000.000 gibi bir olasılığın ıskalanmasına neden oluyor. Ayrıca bu cümleleri çıkartınca ayet sayısı gibi birçok veri de yerine oturuyor. Sizce burada +1 ile bu kadar muazzam bir tablonun yok olması mı tuhaf, yoksa -1 yapıp bu kadar muazzam bir tabloyu elde etmek mi? Gerçek hayatta nasıl bir tutum alırdınız? Ayrıca bu konuda getirdiğimiz argümanlar dış delil olduğundan ve bir mantıksal örgüye sahip olduğundan eleştirilebilir bir yapıya da sahiptir. Altay Cem Meriç’in ifadesiyle bu veriler “çarık çürük” bile olsa artık muhatabınıza döngüsellik atfedemezsiniz. Öyleyse 19 sistemi Altay Cem Meriç’in döngüsellik kriterlerini geçmiştir.  

 

Ö1: Eğer bir kitap kendine eklenen fazlalıkları tespit edebilecek bir sistem ile dizayn edildiyse içine eklenen cümleleri yüzyıllar sonra dahi gösterebilir.

Ö2: Kuran kendine eklenen fazlalıkları tespit edebilecek bir sistem ile dizayn edilmiştir.

S1: Kuran içine eklenen cümleleri yüzyıllar sonra dahi gösterebilir. (Modus Ponens veya Önceli Evetleme, Ö1, Ö2)

 

Buradaki argümantasyon zincirine baktığımızda ise herhangi bir şekilde Descartes’in Kartezyen Döngüsündeki gibi döngüsellik içerdiğini görmüyoruz. Aksine geçerli akıl yürütme zincirlerinden birine sahip olduğunu görüyoruz. Öyleyse, 19 sisteminde herhangi bir döngüsellik bulunmamaktadır. Yapılması gereken 19 sisteminin Kuran’a 2 ayet eklendiğini ispat edip edemediğini incelemektir. Bu yapılmadığı ve döngüsellik olduğu iddia edildiği takdirde gerçek bir döngüsellik durumu oluşacaktır. Zira bu yaklaşım ile düşünce deneyindeki kitabın gerçek hali içerisinde sistem olmasına rağmen asla bulunamayacaktır. 

 


Son olarak, Mahmud Esad Mutlu’nun yaptığı döngüsellik eleştirisine bir cevap vereceğim. Aslında yukarıdaki cevaplarımın yeterli olduğunu düşünüyorum ancak yine de bazı insanların kafasında soru işareti oluşturduğu için cevaplamayı uygun gördüm. Yazıyı uzatmamak için zayıf gördüğüm iddialara cevap vermeden sadece nispeten daha kuvvetli olanlara cevap vereceğim. Eğer “hayır, bu videodaki şu iddiaya da cevap ver” derseniz daha sonradan yazıya ek yaparak bu soruların cevabını da ekleyebilirim. Zaten Mutlu’nun bize karşı yönelttiği eleştiri videosunu buraya yansıtıyorum, dileyen tamamını da izleyebilir, öyleyse başlayalım. 

 

Mutlu’nun 19 sistemine karşı yönelttiği ilk eleştiri “siz mushafta mı sistem olduğunu iddia ediyorsunuz yoksa orijinal Kuran’da mı?” şeklinde özetlenebilir. Yani, “eğer bir kitap kendine eklenen fazlalıkları tespit edebilecek bir sistem ile dizayn edildiyse” önermemize karşı “bu kitaptan kastınız ne?” diyor. Sonrasında orijinal Kuran’ı X mushafları ise Y olarak tanımlayıp “X dediğimiz orijinal Kuran’ın varlığını ispatlarsanız 19 sistemi olur, bu da ancak mütevatir haber ile olur” diyor. Buna ek olarak “besmelenin ilk ayet olduğunu nereden biliyorsunuz?” şeklinde bir eleştiri daha getiriyor. Böyle bir eleştiriye cevap vermeye gerek var mı emin değilim zira eleştiriler okuduğunda bile hatalı oldukları anlaşılabiliyor. Ancak cevap verilecek olursa: Mushafın içerisinde var olan sistem bu sistemin orijinal Kuran’da da olduğunu ispat eder zira buradaki matematiksel işlemlerin çoğu ancak bir bilgisayar aracılığı ile kitaba eklenebilir. Kuran’ın eski yazmalarında besmelenin ilk ayet olduğu, hurufu mukattaların olduğu, numaralı-numarasız besmelelerin olduğu, ISM – BSM ayrımlarının olduğu aşikardır. Yukarıda da bahsettiğim gibi elimizdeki matematiksel veriler ve özellikle besmele cümlesinin içerisine yerleştirilmiş olan sistem bir insan tarafından yapılamayacak kadar kompleks bir yapıya sahiptir. 19 sistemi savunucularının iddiası 19 sisteminin (en azından şimdilik) Kuran’ı harfi harfine koruduğu yönünde değildir. 365 gün verisi, besmeledeki kelimelerin Kuran’da geçiş adetleri, ISM – BSM verisinin Kuran’ı 3 eşit parçaya bölmesi gibi verileri göstererek şunu iddia etmektedirler: Eğer bu kitaba 365 gün ve 19 sistemini bilmeyen biri düzenleme yapmış (ekleme-çıkartma veya sure-ayet sıralarını değiştirme) olsaydı illaki bir veriyi bozardı ki 9:128-129 da bunun bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla bu eleştirinin geçersiz olduğunu söyleyebiliriz.

 

Mutlu daha sonra “eğer 2 ayet değil de 4 ayet gerekseydi onu da atarlardı” , “ben 9:128-129’da bir kod bulsam ne yaparsınız?” ve “bu cümleler Tevbe suresinin sonuna değil de başına eklenmiş olsa ne yapardınız?” şeklinde bir eleştiride daha bulunuyor. Öncelikle “eğer gerekseydi” değil “eğer sistem matematiksel olarak 2 değil de 4 cümlenin ekleme olduğunu ispat etseydi” 4 cümlenin ekleme olduğunu savunurduk. Buraya kadar aktardığım verilere bakar ve olasılıklarını incelerseniz 19 sisteminin savunan kişilerin “burası uymadı, şunu atalım” şeklinde keyfi bir yaklaşımı olmadığını fark edebilirsiniz. “9:128-129’da bir kod bulsam ne yapardınız?” iddianız hakkında ise ancak “bulun, inceleyelim” diyebilirim. Fakat bu kod dediğiniz şeyler bir patern izlemeli, Dinsiz Deist’in besmele benzeri cümle olarak sunduğu veriler gibi olmamalıdır. Son olarak, eğer Kuran’a eklenen cümleler Tevbe suresinin sonunda değil de başında olsaydı 5’inci bölümde anlattığım veriler de ona göre dizayn edilmiş olurdu. Biz de bu verilere bakarak “Tevbe suresinin ilk iki ayeti Kuran’a sonradan eklenmiştir” derdik. Yani burada önemli olan ayetlerin pozisyonu değil, matematiksel sistemin işaret ettiği noktadır. Döngüsellik hakkında vereceğim cevaplar bu kadar zira gereğinden fazla cevap verdiğimi düşünüyorum. Özetle, hangi açıdan ele alırsak alalım 19 sistemi döngüsel değildir. 




 7-) Atatürk ve 19

 

Altay Cem Meriç döngüsellik ile eleştirilerinin yanı sıra bir de Atatürk’ün hayatında olduğu iddia edilen 19’ları paylaşarak “bakın istenirse her yerden bu tip şeyler bulunur” şeklinde özetleyebileceğim bir 19 sistemi eleştirisi geliştirdi. Aslında bu da diğer eleştirileri gibi üzerinde durulup cevap verilmeye değen bir eleştiri değil ancak yine de bazı insanların kafasında soru işareti oluşturduğu için cevaplamayı uygun gördüm. Burada yaptığı hatayı iki açıdan ele almaya çalışacağım.



1-) Atatürk’ün nüfus kütük numarası 19 değil, 44’tür.

2-) Atatürk’ün 19. Türk subay olduğu yanlıştır, Harp Okulu’nu 8. olarak bitirmiştir.

3-) Atatürk’ün rütbesi 1 Haziran 1915’te albaylığa yükseltilmiştir.

4-) Atatürk 1 Nisan 1916’da tuğgeneral olmuştur.

5-) Atatürk’ün Latife Hanım ile evliliği 912 değil 919 gün sürmüştür.

6-) Atatürk'ün Samsun’a kaç kişi ile gittiği konusu şüphelidir. Murat Bardakçı bu sayının 48 olduğunu belirtmektedir. Samsun’da 19 gün kaldığı ise doğru değildir.

7-) Bir kişinin politikaya girdiği yılı tespit etmek imkansızdır. Mesela ben şu anda politikanın içerisinde miyim, yoksa dışarısında mıyım? İçindeysem ne zaman girdim? Böylesi bir tarih net olarak tespit edilemeyeceğinden bu veri geçersizdir.

8-) Osmanlıcada Selanik, Samsun ve Ankara birkaç farklı şekilde yazılabilir. Selanik’in ebced değerinin 171 olduğu iddiası zaten geçersizdir. Ayrıca İstanbul Atatürk’ün hayatında önemli bir yere sahip değil midir?

9-) Atatürk’ün söylediği birçok söz vardır, bir tanesinin (Ne Mutlu Türküm Diyene) 19 harf olması bir şey ifade etmeyecektir. Atatürk’ün söylediği ve ünlü olan pek çok sözü 19 harf değildir.

10-) Atatürk’ün Harekât Ordusu ile İstanbul’a giriş tarihi var da neden Atatürk’ün İzmir’e giriş tarihi yoktur? Hayatı bu kadar aksiyon ile geçmiş birinin yaptığı bazı şeyler elbette ayın 19’una denk gelecektir.

11-) Atatürk’ün harp okuluna kaydolduğu devre gibi bir veri olamaz, bu çok uç bir şeydir. Ayrıca orduya yüzbaşı olarak katılırken 38... verisi de aynı önceki veri gibi geçersizdir. Neden diğer rütbeler için bu kriter aranmamıştır? Atatürk hayatı boyunca çok fazla rütbe, devre değiştirmiştir, bunların içerisinden bazılarının 19’un katı şekilde denk gelmesi normaldir. Bunun yanı sıra bu bilgilerin doğru olduğuna da emin değilim, bunların doğrulanması gerekir.

12-) 1902’de mezun olduktan sonra saymaya başlayıp 1921’de durdurmanın mantığı nedir? Eğer mareşallik tutmasaydı Cumhurbaşkanlığı alınabilirdi veya 1902 değil farklı bir tarih alınırdı veya Hicri-Rumi takvim tercih edilebilirdi. Tek başına bu verinin bir anlamı yoktur.

13-) Atatürk’ün ilk meclisteki sıra numarasının 19 olduğuna dair bir kaynak lazım ancak neden sadece ilk meclis? İkinci mecliste neden sıra numarası 19’un katı denk gelmemiştir?

14-) 1881’de doğup 1938’de ölen biri elbette öldüğünde 19k yaşında olacaktır, bu bir veri değildir. Ya bu veriyi baz alacaksınız ya da doğum-ölüm tarihlerini baz alacaksınız, birini tercih etmek zorundasınız.

15-) Atatürk’ün birçok farklı banka hesabı vardır, bir tanesinde 19 bin lira kadar para olması bir şey ifade etmeyecektir. Ayrıca Şevket Süreyya’nın ifadesine dikkat ederseniz Atatürk’ün banka hesabında 19 bin lira değil, 19 bin lira “kadar” para mevcuttur.

16-) Atatürk’ün iki tane nüfus numarası vardır ve bir tanesinin 19’un katı olması bir şey ifade etmeyecektir. Bu 1/19:2 gibi değersiz bir olasılığa sahiptir.

 

Dolayısıyla Altay Cem Meriç’in Atatürk ve 19 hakkında verdiği bilgilerin çoğu hatalıdır. Şimdi, diğer açıdan iddialarını eleştirelim. Varsayalım ki Atatürk’ün hayatında gerçekten birtakım 19’lar var, bu ne anlama gelirdi? Atatürk’ün hayatında gerçekten sistematik bir 19 olsaydı bu sadece Allahın özellikle işaret ettiği biri olduğu anlamına gelirdi, Kuran’daki 19 sistemini ortadan kaldırmazdı. Bir kitaptaki sistem iddiasına karşılık başka bir yerdeki sistem iddiasını getirmek hatalı bir yaklaşımdır. Ancak bu konuyu bilmeyen bir kişi bir sistem iddiasına böyle yaklaşabilir. Herhangi bir kişi kitabına bir sistem koysa diğer bir kişi de kendi kitabına koyduğu sistemi gösterse bu mantıksal olarak diğerini iptal mi eder? İkisi de aynı anda değerli olamaz mı? Ki, hem 19 sistemini savunup hem de Atatürk’ün hayatında 19 olduğunu savunan kişiler de mevcuttur. Peki, bu kişilerin (bazıları hatalı ve zayıf veriler öne sürebilir) temel aldığı veriler nelerdir?

 

1-) Atatürk 1881 (19x99) yılında doğmuştur.

2-) Atatürk 1938 (19x102) yılında vefat etmiştir.

3-) Mustafa Kemal Atatürk ismi 19 harftir.

4-) Atatürk Samsun’a 19 Mayıs 1919’da (19x101) çıkmıştır.

5-) Atatürk Çanakkale cephesinde ünlü 19’uncu (19x1) tümeni ve 57’nci (19x3) taburu yönetmiştir.

 

Atatürk’ün hayatında değerli olan 19’lar sadece bunlardan ibarettir. Bana sorarsanız sıradan bir kişinin hayatında bu şekilde 19’lar denk gelse “tesadüf” derdim. Ancak bu kişinin ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olması (ve bu kişinin Türkiye’deki İslam açısından da önemli olması) baz alınarak “bu tesadüf olamaz” diye kişisel bir yorum yapabilir. Fakat her ne olursa olsun bu veriler baz alınarak Kuran’daki 19 sistemini eleştirmek hatalıdır. Dolayısıyla Altay Cem Meriç’in 19 sistemine karşı yönelttiği bu eleştiri de geçersizdir.

 



Değerlendirme

 

Bu yazıda 19 sisteminin tüm verilerini, bu verilere gelen eleştirileri de dikkate alarak aktarmaya çalıştım, umarım faydalı olmuştur. Benim genel değerlendirmem 19 sistemini eleştiren kişilerin 9:128-129 konusunda duydukları endişe nedeniyle aceleci davrandıkları ve 19 sistemini savunan kişilerin tam olarak ne dediklerini anlamadan karşı cevap üretmeye çalıştıkları yönündedir. Bu nedenle çalışmamın tüm bu bilgi kirliliklerini bir arada çözülmesi açısından değerli olduğunu düşünüyorum. Elbette gelen itirazlar ve sorular bağlamında ileride bu yazıyı daha da güncelleyeceğim. Bu arada şunu belirtmem gerekiyor ki: Bu yazıyı yazarken 4-5 senedir açmadığım 19 sistemi arşivime gittim ve oradan bazı veriler aldım. Üzerinden uzun zaman geçtiğinden bu verilerin tamamını ben mi kaleme aldım emin olamıyorum. Eğer bu yazıyı okuyan arkadaşlar arasında “bu kısmı ben yazmıştım” diyen olursa bana mesaj atmasını rica ediyorum, isteği doğrultusunda ya kaynak veririm ya da veriyi kendi cümlelerim ile tekrar düzenlerim. Böyle bir durum yaşandıysa şimdiden özür diliyorum.



Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kuran'da Faiz Haram Mı?

En Önemli Teistik Soru - Reşat Halife